DASKYLEİON İLK ÇAĞ KENTİ KAZI ÇALIŞMALARI
Nevşehir Arkeoloji Bölümü, kazı başkan yardımcılığı Yrd. Doç Dr. Handan Yıldızhan tarafından sürdürülen “Daskyleion İlk Çağ Kenti Kazı” çalışmalarına 2011 yılından itibaren iştirak etmektedir. Balıkesir il sınırları içinde bulunan Manyas Kuş Gölü’nün güneydoğusunda konumlanmış, Hisartepe üzerinde yer alan Daskyleion (Resim 1) Antik Kenti; Trakya, Boğazlar, Marmara Denizi, Karadeniz ve Küçük Phrygia Bölgelerinin kesiştiği coğrafyaya hâkim olması ve onun kontrolünün sağlanması bakımından jeopolitik konuma sahiptir. Bu jeopolitik konumu Daskyleion’u, eski çağda Anadolu’yu Balkanlar üzerinden batıya bağlayan yolun önemli merkezi haline getirmiştir.
Kentteki ilk arkeolojik çalışmalar, 1952 yılında Kurt Bittel tarafından Daskyleion’un Hisartepe üzerinde lokalize edilişinin ardından, 1953 yılında Ekrem Akurgal tarafından başlatılmış ve 1956 yılına kadar sürmüştür. 1998 yılında Prof. Dr. Tomris Bakır tarafından yeniden başlatılan kazılar 2008 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. 2009 yılında Muğla Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Kaan İREN tarafından devralınan Daskyleion kazıları Nevşehir Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ortak çalışması olarak devam ettirilmektedir.
Şamlı Nikolaos’tan (Nic. Dam. Fr. 44-47) edinilen bilgilere göre kent ismini bir Lydia soylusu olan Daskylos’tan almıştır. Daskyleion’da ele geçen en erken tarihli buluntular az sayıda olmakla beraber ilk Tunç Çağı’na aittir. Bu buluntular haricinde MÖ 8. yüzyıla kadar kentte yerleşim olduğuna dair bir kanıt henüz ele geçmemiştir.
MÖ 8. yüzyıla gelindiğinde Epigrafik ve arkeolojik buluntular Daskyleion’da bir Phryg yerleşimi bulunduğuna işaret etmektedir. MÖ 8. yüzyıl’ın sonlarına tarihlenen kireç taşından yapılmış Kybele Tapınak Modeli (Resim 2), Kybele Tapınağı Temeli, üstü plaka taşlarla örtülü bir kült kanalı – taurobolium (?) Bothros, Kült Eşyaları, Phryg dilinde yazıtlar, bezemeli ve grafittolu seramikler ve bu dönemde kenti çevrelediği düşünülen sur duvarı, Daskyleion’da Phryglerin M.Ö. 8.yüzyıldan başlayıp Helenistik Döneme kadar yaşadıklarını kanıtlamaktadır. Akhaemenid Satraplığı kurulduğu sırada, okuma yazma bilen soylu Phrygler’in Satraplar ile birlikte Pers saraylarında yaşayıp tanrıçaları Kybele’ye sunularda bulundukları; Anadolu-Pers stilinde yapılmış mezar stellerine (Resim 3) ana dilleri olan Phryg dilinde yazılar yazdıkları tespit edilmiştir. Böylece Phryglerin Perslerin azınlıklara gösterdiği dil ve din konusundaki hoş görü ile satraplık dönemi sonuna kadar Daskyleion’da varlıklarını devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Daskyleion’da Phryg yerleşiminin tespit edilmesi, antik yazarlar tarafından bölgenin neden “Hellespontos Phrygia’sı olarak adlandırılmış olduğunu açıklamakla kalmamış, aynı zamanda Phryglerin Anadolu’daki yayılımlarının kuzeybatı Anadolu’ya kaydığını ortaya koymuştur.
MÖ 7. yüzyılda Daskyleion, Troas ve Mysia bölgesini kontrolü altında tutan Lydia Krallığının bölgedeki üstünlüğünü koruması için önem verdiği güvenli bir kaledir. Daskyleion’un Lydia ile ilişkileri MÖ 7. yüzyılda başlamıştır. Hisartepe’nin doğu yamacında kuzey-güney doğrultulu uzanmakta ve andezit taş blok kullanılarak inşa edilmiş teras sur duvarının bir bölümü Lydia Dönemi’nde yapılmıştır. Lydia Uygarlığına ait yerleşim kalıntılarının, Hisartepe’nin en tepesinde, “Kült Yolu” olarak adlandırılan alanda yoğunlaştığı görülür. Akhaemenid Dönemin hemen altında yer alan Lydia tabakaları özellikle son yıllarda çok önemli buluntular vermiştir. Bu tabakalardan birinde Perslerin kente gelişleri ile aynı zamana denk gelen bir yangın enkazı tespit edilmiştir. Söz konusu yangın tabakasının içinden, olasılıkla dinsel bir seremoni sahnesini betimleyen altın ve gümüş figürler ele geçmiştir. Tepe üzerindeki dönemin mimarisini yansıtan kalıntıların yanı sıra, “Daskyleion yakınlarında yer alan Tepecik Tümülüs’ü (Resim 4) de Lydia Dönemi’nde inşa edilmiş bir anıt mezardır.
Anadolu’nun Pers Akhaemenid Hanedanlığının hâkimiyeti altında olduğu MÖ 546-334 yılları arasındaki süreç, Daskyleion İlk Çağ Kenti’nin ana karakterini oluşturmaktadır. Kazılarında ele geçen Anadolu-Pers kabartmaları, bullalar (Resim 4), jasper tabaklar, Akhaemenid tipi phialeler, mezarlardan ele geçen rythonlar ve altın dareikos ve gümüş sigloslar, Daskyleion’un Akhaemenid Dönem Anadolu’sunda bir satraplık (valik) merkezi olduğunun en önemli kantlarıdır.
Akhaemenid Dönemi mimarisine ilişkin korunabilmiş en önemli yapı, tepenin güneybatı bölümünde bulunan, bu yangın tabakalarından biri üzerine kurulmuş olan “Kült Yolu” ve onun etrafında yer alan üç mekânlı yapı kompleksidir (Resim 5). Arşiv binasının ve çok sayıdaki adak çukurunun yer aldığı bu alan yönetimsel öğeleri içeren, kutsal aktivitelerin de gerçekleştirildiği yapılar topluluğu olarak Persler tarafından planlanmış olmalıdır. Tepedeki yapıların yanı sıra Manyas kuş Gölünün Daskyleion tarafı ve gölden Daskyleion’a gelen yolun kenarında yer alan tümülüslerden bazıları (Yeniköy Bayırı, Bağlar, Koru ve Kocaresul Tümülüsleri) da Akhaemenid dönem içinde inşa edilmiştir. Bunlar, kentte yaşamış olan Phryglr, Lydler ve Persler’in ileri gelen kişileri için yaptırdıkları anıt mezarlardır. Daskyleion’daki çok kültürlü yaşamın izlerinin en iyi takip edildiği bu tümülüsler, gerek çok sayıdaki orijinal buluntuları (Resim 6) gerekse mimarisiyle Daskyleion’da dinsel inanışın bir parçası olan ölü gömme adetleri hakkında da bazı önemli bilgiler verir. Son yıllarda kentte sürdürülen jeofizik çalışmalar, Pers hâkimiyeti sırasında Manyas Gölü’nün Daskyleion Akropolis’ini neredeyse tamamen çevrelediğini ve gölün akropolis’in doğusunda bir haliç yaparak içeriye kadar sokulması suretiyle höyüğün bir yarımada olduğunu ortaya koymuştur.
Helenistik Dönem’e ait kalıntılar, bu dönemde de Daskyleion’un halen önemli bir merkez olduğunu gösterir. Höyüğün 2 kilo metre doğusunda yer alan bir Makedon komutana ait olduğu düşünülen Kösemtuğ Tümülüsü Daskyleion’da MÖ 6. yüzyıldan itibaren var olan tümülüs mezar geleneğinin Helenistik dönemde de devam ettiğini gösteren en iyi örneklerden biridir.
MÖ 2. Yüzyıldan sonra Daskyleion’da yerleşim zayıflamıştır. Roma Dönemi’nde höyüğün çevresinde çiftliklerin kurulmuş olduğu bilinir. Ortaçağda ise Daskyleion’da yeniden bir canlanma olmuş, Poimaneion’da bulunan piskoposluk merkezine bağlı olarak, Hisartepe’de bugün yer yer sur duvarları ve kuleleri takip edilebilen bir Bizans Kalesi inşa edilmiştir.
Resim 1: Daskyleion Hava Fotoğrafı
Resim 2 : Kybele Tapınağı Modeli
Resim 3: Mezar Steli
Resim 4: Bullalar
Resim 5: Kültsel Yapı Kompleksi
Resim 6: Koca Resul Tümülüsü Mezar Odasından Ele Geçen Pişmiş Toprak Vazodan Detay