...

Arkeoloji Bölümü

Kültepe Hellenistik Dönem Kazıları

Kültepe Hellenistik Dönem Kazı ve Araştırmaları

 

Kültepe, Kayseri il merkezinin 21 km kuzeydoğusunda, Karahöyük köyü sınırları içinde, Kızılırmak kavisinin 16 km güneyinde bulunmaktadır. Erciyes Dağı’nın eteğindeki yerleşim, Karasu’ya karışıp Kızılırmak’a dökülen Sarımsaklı Deresi’nin alüvyon birikintileri ile zenginleşen, bereketli bir ova üzerinde kurulmuştur.

Kültepe, ülkemizin adını dünyaya duyuran en önemli kültür varlıklarının başında gelmektedir.  1948 yılından itibaren arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkarılan mimari yapıları, arkeolojik eserleri ve bunların yanında keşfedilen onbinlerce çivi yazılı tableti ile Kültepe, ülkemizde gelişmiş olan eski uygarlıkların tüm dünyada tanınmasına katkı sağlamıştır. Kazılarda keşfedilen çivi yazılı tabletler, ülkemizde açığa çıkartılan yazılı belgelerin en erken tarihli olanlarıdır. Bu nedenle Kültepe, Anadolu tarihini başlatmaktadır. Hepsi özel şahıslara ait olan bu tabletler, eski çağ dünyasındaki en büyük özel arşivleri oluşturması nedeniyle 2015 yılında Kültepe Eski Asur Tüccar Arşivleri UNESCO Dünya Bellek Kütüğü’ne kaydedilmiştir. Asurlu tüccarların arşivlerinin yanısıra Kültepe Örenyeri 2014 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici listesine alınmıştır.

Kültepe, höyük-yukarı şehir ve aşağı şehir (karum/Hellenistik ve Roma Dönemi için nekropolis) olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Hemen hemen bir daire biçimindeki höyüğün çapı yaklaşık 550 metre, yüksekliği ise ova seviyesinden itibaren 21 metredir. Aşağı şehrin sınırları ise henüz kesin olarak bilinmemekle beraber çapı en az 2.5 km’dir Bu yerleşim höyüğü, kuzey, doğu ve güney yönlerden, bir hilal biçiminde çevrelenmektedir. 

Günümüze kadar yapılan çalışmalarda beş farklı çağa ait 18 yapı katı saptanmıştır. Tabakalanmanın sıra düzeninde en erken evre Erken Tunç Çağı I’in ilk safhasına, en geç evre ise Roma Dönemi’ne aittir.

Kültepe’de ilk bilimsel kazı çalışmaları 1948 yılında Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığında başlamıştır. 2005 yılına kadar kesintisiz olarak süren bu çalışmaların odak noktası, çivi yazılı tabletlerin ait olduğu Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın yerleşim tabakları olmuştur.  2006 yılından itibaren de Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığında yeni dönem kazıları başlamıştır. Halen devam etmekte olan yeni dönem kazılarında, höyüğün tam stratigrafisinin belirlenebilmesi için daha geç olan Klasik Çağ (Hellenistik-Roma) tabakalarının değerlendirilmesi gündeme gelmiş ve bu yönde de çalışmalar başlamıştır. Bu bağlamda, Kültepe stratigrafisinde 3. tabaka ile temsil edilen Hellenistik Dönem’e ait çalışmalar üniversitemiz Arkeoloji Bölümü üyelerinden Arş. Gör. Burcu Tüysüz tarafından yürütülmektedir.

 Hellenistik Dönem’de Kültepe Anisa adında, höyük kısmı yerleşim; karum (aşağı şehir) alanı ise mezarlık olarak kullanılmış küçük bir Kappadokia şehridir. MÖ. 2. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen miras davasını konu alan Anisa levhasından edindiğimiz bilgilere göre, Anisalıların, kendilerine ait meclisleri, memurları ve gelişmiş yasaları vardı. Onlar kendi kendilerini yönetebiliyorlar ve kanunlarını kendileri belirleyebiliyorlardı.

Kültepe’nin Hellenistik Dönem’i ile ilgili kazıları küçük alanlarda yapılmış olup, bu yöndeki çalışmalar son yıllarda hız kazanmaya başlamıştır. Kısıtlı alanlarda gerçekleştirilen araştırmalarda önemli arkeolojik veriler tespit edilmiştir. Bu veriler arasında savunma sistemi, mimari yapılar, mezarlar,  ithal ve yerel seramik eserler ile sikkeler sayılabilir.

Anisa’nın Hellenistik Dönem’deki zenginliğini yansıtan ilk veriler arasında kentin savunma sistemi gelmektedir. Güçlü bir yapıya sahip olan sur duvarları, kabaca yontulmuş taş temel üzerine kerpiç ile inşa edilmiştir. Duvarların genişliği 2.5 m olup yer yer sura bitişik yapılarla genişlik 5 m’ye ulaşmaktadır Hafif içe doğru yatan duvar, yatay olarak her beş sırada bir ahşap hatıllarla statik anlamda güçlendirilmiştir. Yapılan sondajlarda surun en az 5 m yüksekliğe sahip olduğu anlaşılmıştır. Surun iç yüzeyinde her 7 m’de bir,  surun üstüne çıkabilecek merdivenler yer almaktadır. Surun dış yüzeyi, sağlamlığı artırmak için çeşitli zamanlarda yapılmış payandalarla desteklenmiştir.

Güçlü savunma sisteminin içinde, dönem dönem çeşitli onarımlarla tekrar kullanılan yapılar tespit edilmiştir. Bu yapılarda, yer yer izlenebilen farklı kodlarda taş döşeme zeminler ve duvarlarda sonradan kapatılan kapı aralıkları, yapıların birden fazla kullanım evresine sahip olduğuna işaret etmektedir. Söz konusu mimari ile bağlantılı olarak ele geçen, 50 cm yüksekliğindeki tanrıça heykeli yapının dini amaca hizmet ettiğini göstermektedir.  Bugün Kayseri Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen heykel Kappadokia Bölgesi’nde ele geçen ender eserlerdendir.

Hellenistik Dönem Kültepesi hakkında bilgi veren verilerden bir diğeri seramik buluntulardır. Seramikler arasında ilk olarak anılması gereken eser Anadolu’da ünik bir yere sahip olan ve olasılıkla yerel bir atölyede üretilen boyunlu amphoradır.  31 cm yüksekliğinde olan eser üzerindeki zengin bezeme kompozisyonu ile şehrin o dönemdeki zenginliğini ve seramik kültürünü yansıtması ile önem taşımaktadır. Eserin ön yüzüne panter avı sahnesi işlenmiştir. Burada şahlanmış bir atın üzerinde mızrak savuran bir figür ve atın karşısında saldırmakta olan bir panter betimlenmiştir. Arka yüzü ise kemer ve balık pulu şeklinde yapılmış motiflerle süslenmiştir Bu ana sahnelerin dışında kalan tüm vazo yüzeyi ise hiç boşluk bırakmamak istercesine, ikinci derecedeki çeşitli motiflerle süslemiştir.  Kültepe’nin seramik buluntuları arasında Atina’dan ithal siyah astarlı seramikler, şehrin Hellenistik Dönem’de uzak coğrafyalarla ticari bağlantılar kurduğunu göstermektedir.

Söz konusu döneme ışık tutan bir başka veri kaynağı sikkelerdir. Sikkeler arasındaki bir örnek dikkat çekicidir. MÖ. 3. yüzyıla tarihlenen örneğin ön yüzdeki yazı “ΑΝΙΣΑ ΔΣΑΡΙ Δ”; şehrin ismi ANİSA yı ve kısaltılmış bir Pers ismi gibi görünen ZARİ yani yerel bir yöneticinin ismini barındırmaktadır. Anisa’nin kendi adıyla para basmış olması Kappadokia Krallığı’na bağlı, kendi adına sikke basabilen, yerel bir güç olduğuna işaret etmektedir. Anisa sikkesinin dışında III. Alexandros’dan (Büyük İskender-MÖ. 336-323) Kappadokia’nın son kralı I. Archelaus Sisines’e (MÖ. 36-MS. 17) kadar örnekler ele geçmiştir.

Şimdilik kısıtlı alanlarda yapılan çalışmalar ve bu çalışmadan elde edilen veriler Kültepe’nin Hellenistik Dönem’de, demokrasi ile kendi kendi yöneten, sikke basan ve uzak coğrafyalarla ticari bağlantılar kuran, alım gücü yüksek bir merkez olduğunu göstermektedir. İlerleyen dönmelerde daha geniş alanlarda yapılması planlanan kazı çalışmaları bahsi geçen dönemin kültürel özelliklerinin daha net anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.   

Resim: 1 Kültepe

Resim 2: Hellenistik Dönem Sur Duvarı

 

Resim 3: Anisa Levhası

Resim 4: Hellenistik Dönem Boyunlu Amphora (Ön Yüz)

Resim 5: Hellenistik Dönem Boyunlu Amphora (Arka Yüz)

Resim 6: Hellenistik Dönem Boğa Başı

Resim 7: Hellenistik Dönem Kybele Heykeli